Bir gün adamın biri Mecnun'a, yaşını sorunca, 'Bin kırk!' cevabını almış, şaşırarak,
'Oğul?' demişti. 'Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu? '
Aşk derdiyle sarhoş olan Mecnun,
'Kulaklarım, Leyla'nın sesinden başka bir şey duymuyor!' dedi.
Adamcağız,
'Yahu?' dedi. 'Sen sandığımızdan da deli imişsin, bu halin nedir, yoksa bütün bütün çıldırdın mı?'
Mecnun,
'Dinle!' dedi ve gözlerini çölün derinliklerinde belirsiz bir yere çevirdi, 'Hayli zaman oldu, Leyla'yı görmüştüm kısacık bir an. Bin yıllık ömre bedeldi benim için o an. Sonsuzluk gibi bir zamandı. Sevgilinin çehresini gördüğüm o ana kadar kırk sene yaşamıştım. Kendimdeydim. Ömrümün akçesi elimde değildi, yoksuldum. Ama o an? İşte o Leyla'nın göründüğü an yok mu?Uyandım ve bin kırk senedir yaşamakta olduğumu fark ettim.'