Seni sevmek, çocukluktan kalan bir
kokuyu yıllar sonra duymak gibi, biraz hüzünlü ve hasret yüklü bir tat
bırakıyor tebessümlerde. Sende özlediğim bir şey var. Neyi özlediğini
bilmezken insan, neyi sevdiğini de bulamıyor elbette!
Sende Özlediğim Bir Şey Var!Uzun yıllar önce gittiğin bir şehri anımsamak gibi, sende özlediğim bir
şey var. O yüzden tam olarak kopamayışım. Biriktirdiğim anılar az olsa
da, içimde, derinlerde sana ait olan bir yer var. Kalbimin haritasında
sınırlarını çizdiğim şehrim gibisin. Adı Van belki…
Önemli olan isim koymak değil, sende hasretini duyduğum bir şey var.
Neresinden anlatsam olmuyor, tarifi mümkün değil. Umudum da yok artık
üstelik, birlikte yaşlanma hayalleri kurmuyorum. Balkonda kahvemizi
yudumlayarak, sallanan sandalyede iki lafın belini kıramayacağız
gelecekte, biliyorum. İnadımdan mı bu tırnaklarımı geçirmek kollarına,
yoksa bırakınca düşeceğimi bilmemden mi? Sen karar ver, aşk mı bu?
Dün akşam şöyle bir göz gezdirdim evime, senden ne kalmış diye geriye;
öyle az ki! Birkaç kitap, solmaya yüz tutmuş bir resim, bir de elimde
kehribar tespihin kokusu… Üstüne hikayeler yazmaya yetecek kadar çok
olsa da, yaşadıklarıma doymaya yetmiyor.
Senden sonra daha doğru okuyorum satırları, yalnızlığımı sayende
tanıştığım yazarlarla gideriyorum. Sigarayı azalttım ama değişime
direnen bir yanım var, hala hesabı istemek için garsonlara
sesleniyorum. Ve hala asalet, üstümde asil durmuyor. Yine horluyorum
geceleri, en azından öyle olduğunu tahmin ediyorum. Senden sonra
kimseyle paylaştığım bir uykum olmadı, soramıyorum.
Sende özlediğim bir şeyler var. Yağmurdan sonra çıkan toprak kokusuna,
rakının boğazımda bıraktığı tada benzeyen, ismini koyamadığım ama
sevdiğim bir şeyler var. Öyle olmadık zamanlarda geliyorsun ki aklıma,
ruhum karışıyor. Salonun içine dalıyorsun rüzgarla gece yarısı,
utanmadan yastığımı paylaşıyorsun, sokuluyorsun yorganımın altına,
sığmıyoruz işte şu koltuğa, biliyorsun. Hayalinle kavga ediyorum
anlayacağın, seni özlüyorum.
Sabah
aynaya baktım, saçlarım ağarıyor. Sanki ellerim de kırışıyor ama daha
zaman var diye öteliyorum. Güz de geldi zaten, yakındır karın yağması,
görüşmesek de büyürüm, biliyorum. Zaten bir büyüsem, neler öğreteceğim
sana ama saatimi kuramadım yıllara, ona üzülüyorum.
Aşk dolu şarkılar söyleyemez oldum. Hep hasrete, ayrılığa gidiyor
dilim. Sınırı olmayan bir keder bulutu gibi savruluyorum öyle. Bu
yalnızlık odasında, ayna bile kendine bakarak kırılıyor. Başkalarını
sevmeyi deneyecektim aslında ama olmuyor. Sende bana ait bir şey var….